Allah’tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilgisizce, düşmanca Allah’a söverler.
Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir.
Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir. EN’ÂM 108
Türkiye olarak çetin bir mücadelenin içerisinden geçiyoruz. Mücadelemizin özüne, söylemlerimize yansıyanlara, tutunduğumuz değerlere, Yusuf El Karadavi gibi mücadelemize destekçi seslere ve üstlendikleri misyonlara bakıldığında, ortaya çıkan tabloda mücadelenin tarafları çok net; İslâm ve O’nun müptezel düşmanları.
Düşmanın yitirdiği saygınlık, her geçen gün vicdan ekseninden biraz daha fazla uzaklaşan acıma duygusu, kullanmaya kalktığı psikolojik davranış biçimleri, sosyolojik oyunlar, algıya dönüştürmek adına geliştirdiği ve elindeki her türlü iletişim araçları ile yaydığı söylemler; İslâm ekseninde mücadele verdiğini iddia edenlerin referansı olamayacak kadar küfür, Müslüman’a örnek teşkil edemeyecek kadar ahlaksız ve izansız.
Hâl böyleyken, Müslüman eli değdiği iddia edilen yayın organlarının manşetlerini besleyen küfrün, zalimin değer yargılarından sıyrıldığını ispat edecek dayanak ve sığınak noktası neresidir?
Yüce yaratıcının En’âm Suresi 108’de verdiği emri rafa kaldırarak, kafirin değer yargılarının ekseninde, pespaye ve çelimsiz akıl eseri küfürler üretmenin sağlıksız ve aynı değerleri taşıdığımız bir aklın işi olmayacağı gayet açık değil mi?
Aile ortamımızda, hanemizde yer almasından rahatsızlık duyacağımız bir manşeti gazete sayfasına taşıyan zihniyetin kurgulamaya çalıştığı strateji ne yazık ki “mücadele” kavramının geleceği adına da kaygı verici.
Bugün sözde “İslamcı” bir gazete daha, tüm değer yargılarından, kaygılarından sıyrılarak, emri görmezden gelerek, itaati putperest ve bir tür cahiliye zihniyete kurban vererek, akıl tutulmasıyla izah edilemeyecek bir manşet ile “çağdaşlık” nirvanasına ulaşmış.
İslâmi değerler ekseninde var olduğunu iddia eden bu maskeli zihniyet, attığı manşetin “İslâm’ın Küfrü” olarak zihinlerde yer bulacağı kaygısı gütmekten ne yazık ki çok uzak.
Allah’ın emrine karşı, küfre itaatin şirk olduğunu hücrelerine kadar bilen ve bilinçli bir hezeyanı manşetlere taşımaktan sakınmayanların sergilemeye çalıştığı tüm değerler ve yargılar kendilerini bağlar, kendi yokluklarını hazırlar.
Türkiye’den İslâmı ve onun yapı taşlarını çektiğinizde geriye “hiçbir şey” kalmayacağını idrak edemeyen sözde “İslamcı”, bilinç dışı kalemlerin, düşmana karşı da olsa ettiği her küfre “İslâm’ın” vereceği bir cevap, sunacağı bir reddiye daima vardır…
Cüneyt Polat
twitter.com/aybers