Darbe teşebbüsçülerine çektiği fırça ile gündeme oturan Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, 15 Temmuz gecesinin ayrıntılarını Haber10 Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt POLAT’a anlattı.
C.P: Bir genel durum değerlendirmesi yapar mısınız? O akşam yaşadıklarınızı, şahit olduklarınızı, tanık olduklarınızı dinlemek istiyoruz. Süreçten nasıl haberdar oldunuz ve ilk duyduğunuz an tepkiniz nasıl oldu?
Bir ilçemizi ziyaretten döndüğüm sırada İstanbul’daki birkaç arkadaşım aradı. İstanbul’da ve Ankara’da olağan dışı durumlar var dediler. Hemen İçişleri Bakanlığımızı aradım ve emir komuta zincirinin dışında bir kalkışma olduğunu doğruladık.
C.P: Süreci nasıl işlettiniz?
Bunlar FETÖ’cü mü dedik. Evet dediler. Tamam anlaşıldı dedik. O dakikadan sonra hızlı bir şekilde ilimizdeki durumu koordine etmek için belediye başkanlarımıza, sivil toplum önderlerimize, vatandaşlarımıza, sokağa çıkın, meydanlara çıkın, evde durma günü değildir, gün bugündür çağrısı yaptık. Vatandaşlarımızın kent meydanında organize olması için koordineli bir çalışma süreci işlettik.
Valiliğimize intikal ettiğimiz sırada, valiliğimizin işgal edildiği haberi geldi. Albay komutasında gelen, 20-25 araç ve 150-200 civarı bir askerden oluşan bir birliğin valiliği işgal ettiğini öğrendik. Biz de meydanlara çıkan vatandaşlarımızdan bir bölümünün valilik önüne gitmesini, emniyet güçlerimize yardımcı olmasını istedik.
Bunlar yaşanırken, Kandıra’dan yeni tankların getirildiğini, emniyetin ve belediyenin de işgal edilmek üzere olduğu bilgisini aldık. Hemen emniyet müdürlüğümüze yöneldik. Emniyet müdürlüğümüzdeki savunma stratejisini gözden geçirdik, eksikleri hızlıca giderdik ve gerekli tedbirleri aldık. Barikatları seri bir şekilde kurduk, ekip sayımızı artırdık.
Telsizlerden, silahların hazır tutulması, mühimmat ve şarjör, mermi dağıtımı yapılması, her türlü duruma hazırlıklı olunması talimatını verdik.
Bu sırada, tugay komutanı olan darbeci emniyet müdürümüzü arıyor ve hiç zorluk çıkarılmamasını söylüyor. Silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğunu söyleyip, “teslim olursanız birlikte çalışacağız, aksi taktirde sıkı yönetim mahkemesinde yargılanacaksınız” diyor. Emniyet müdürümüzde kendisini ve bu süreci tanımadığını, yaptıkları bu kalkışmanın kanuna aykırı olduğunu, işledikleri bu suçtan ötürü asıl yargılanmaları gerekenlerin kendileri olduğunu söylüyor.
Bu arada Cumhuriyet Başsavcılığıyla da irtibat kurduk. Başsavcımız il dışındaydı. Başsavcı vekilimizi, terör suçlarına bakan arkadaşımızı da emniyet müdürlüğüne davet ettik. Emniyet müdürlüğümüzde gerekli tedbirlerin tamamlanmasından sonra, valiliğimize intikal ettik. Valiliğimize intikal ettiğimizde durum şuydu; Elhamdülillah vatandaşlarımız, polisimize çok büyük destek sağlamış, büyük bir yiğitlik örneği göstererek, darbecileri dışarı atmışlar. Yaşanan temas sırasında da, darbeciler tarafından, “halka ateş açılması için” emir verilmiş ve açılan ateş sonucu 14 vatandaşımız yaralanmıştı. Bu durum tabiî ki vatandaşımızın tansiyonunu daha fazla yükseltiyor ve vatandaşımız daha seri hamlelerle darbecileri bertaraf ederek, teslim alıyor. Polisimizde de vatandaşlar ile birlikte, teslim alınan cuntacılara gerekli gözaltı işlemlerini yapıyor.
Valiliğimize ulaştıktan sonra ilk iş olarak, bu hainlerin konuşlandıkları merkezi karargahları olan tugayın giriş ve çıkışlarının, belediye başkanlarımızla da görüşerek, belediyelerimizin ağır vasıtaları ve iş makineleri ile kapatılmasını sağladık. Aynı anda kent meydanında toplanan on binlerce vatandaşımızın bir bölümünün tugayın bulunduğu yere yönlendirilmesini koordine ettik.
Tugayın elektriğini ve suyunu da kestirdik ki demoralize olsunlar. Bırakın yönetimi ele geçirmeyi, elektrik idaresine, su idaresine bile hükümlerinin geçmediğini, başarısız olacaklarını bilsinler, direnmesinler istedik.
Bizim ve halkımızın bu kararlı duruşu onları çok korkutmuş. Biliyorsunuz Whatsapp yazışmaları çıktı ortaya; “Kapıya geldiler, dozerle içeri girmeye çalışıyorlar, silah kullansak bile üçünü beşini vururuz, acele takviye kuvvet gönderin, hava desteği yok mu? Hava desteği verin” diyerek, halkı bombalamak, havadan kurşunlamak amacıyla uçak ve helikopter istiyorlar adi, rezil herifler…
Polis ekiplerimizle vatandaşlarımızın sergilediği bu dayanışma sayesinde tugaydan çıkış olmadığını anladılar ve saat 03:00 itibariyle 107 civarında darbeci askere işlemimizi yaptık. Gündüz bu sayıya 30 kadar daha ilave oldu.
Darbecilerin kalkışma anından itibaren, jandarma komutanı, komutan yardımcısı ve bazı ilçe komutanlarının da bu darbecilerle beraber hareket ettiklerini, dolayısıyla valilikle irtibat kurmadıklarını, aramalarımıza cevap vermediklerini gördük.
Onlar da tugayın teslim olduğunun anlaşılmasından sonra gelip, devlete teslim ve tabii olduklarını söylediler.
C.P: Hani Türkiye’de artık olmaz denilen bir şey gerçekleşiyordu. Ya nasıl olur bu dediniz mi? Onun bir şaşkınlığını yaşadınız mı?
Biz bunları daha önce MİT tırları ihanetinde de görmüştük. Söz konusu FETÖ olunca, bu örgütün mensupları emir aldıkları taktirde, olur olmaz hesabı yapmıyorlar. Ölümüne de olsa o emri yerine getirmeye çalışıyorlar. Büyük bir akılsızlıkla, basiretsiz, ferasetsiz bir şerre adanmışlıkları var.
Bunların kanun, nizam, istikbal, istiklal gibi endişelerinin olmadıklarını, ağabeylerinden, sözde imamlarından aldıkları emirleri yerine getirmek doğrultusunda insaf, vicdan, ahlak gibi hiçbir kavramı ve kuralı tanımadıklarını bildiğimiz ve daha önce de yaşadığımız için çok şaşırmadım.
İşin içinde bunların eli olduğunu ilk duyduğum anda da, sürecin tehlikeli, kanlı bir şey olacağını anladım. Nitekim öyle de oldu.
C.P: Darbeciler teslim olmadan önce, sizin birebir bir çağrınız oldu mu? Teslim olmaları noktasında kendileriyle bir irtibat kurdunuz mu, kontağınız oldu mu?
Kesinlikle olmadım. Bunlar akıl dışı adamlar, ben devletin bir valisi olarak onlarla niye muhatap olayım. Ben bir vali olarak, alacağım tedbirlerle onları zorlarım. Ben vali olarak aşağılık ve başı bozuk terörist adamlarla muhatap olmam. O konuda muhatap olacaksa güvenlik kuvvetlerinden bir rütbeli şahıs muhatap olur.
C.P: FETÖ terör örgütünün bu son hamlesi ve yenilgisiyle birlikte, Türkiye’deki bir çok faili meçhul cinayetin çözüme kavuşacağını düşünüyor musunuz?
Elbette. Soruşturma aşamasında kitlenip kalan, yargı aşamasında takılı kalan bir çok sürecin netliğe kavuşturulacağına inanıyorum.
C.P: Üç aylık olağanüstü hal kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu gerekli bir süreç. Devlet olarak büyük bir imtihandan geçtik. Fransa’da ve en son Almanya’da da olağanüstü hal ilan edildi bilgileri var. Devlet erkanına, devlet otoritesine, millete yönelik ciddi, yaygın bir şiddet söz konusu olmadığında, bir miktar çatışma olduğunda, çok az bir tehdit söz konusu olmasına rağmen, hemen olağanüstü hal ilan ediliyor. Hiç kimse de itiraz etmiyor, haklı görüyor.
Biz Avrupa’nın, batının karşı karşıya kaldığı terörizmden çok daha farklı bir terörizm ile karşı karşıyayız şu anda. Bunlar devletimizin içine saklanmış. Devletin bir parçası gibi görünüyor, tanıyamıyorsunuz. Teşhis etmek, tespit etmek çok kolay değil. Sırtınızı döndüğünüz anda hainlik yapmaya kalkışıyorlar. Ve üstelik bunlar devletin silahlarını gasp ederek, emrinde oldukları millete karşı yönlendirerek çok daha alçak bir harekete kalkışıyorlar. Diğer terör örgütleri eylemlerinde kullanacakları silahı, mühimmatı kendisi tedarik eder. Bunlar milletin silahını millete karşı kullanıyorlar. Bunlar sadece Türkiye için değil, insanlık için de büyük bir tehlike. Bunların bir an önce bertaraf edilmesi adına olağanüstü hal kararı çok önemli.
Ayrıca Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilmesi için daha ne olması gerekiyor? Ülke elden gidince mi bu karar alınacak? Türkiye’nin atlattığı olay, sıradan bir olay mı? Devlete el koyacaklardı!
Devletin OHAL kararından dolayı Türkiye’de yaygara koparmaya çalışanların iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum.
OHAL kararı her alanda devlete verilecek zararların önüne geçmek için alınmış bir karardır. Normale dönüşü hızlandırma amacı taşımaktadır.
Bundan rahatsız olmaya gerek yok. Normal vatandaşın günlük hayatını, çalışma hayatını, eğitimini, istihdamını, üretimini olumsuz etkileyecek bir şey olmaması için, aksine onları korumak, normale dönüşü hızlandırmak için, bu hainlerin aynı zamanda bir ekonomik istikrarsızlık da yaratmamaları, Türkiye’ye iktisadi açıdan da zarar vermemeleri için, siyasi sosyal durumunda işlevselliği için tedbir amacıyla OHAL kararı alınmıştır.
OHAL’in amacını anlattık, vatandaşımıza meydanda seslendik ve sorduk, İstiyor musunuz? Evet hep bir ağızdan “istiyoruz” dediler. Dolayısıyla halkla yaptığımız o geniş mülakatta da vatandaşımız olağanüstü hali istiyor. Aksine, olağanüstü halin uygulanmaması bir güvenlik zafiyeti yaratacak. Bu da kurt dumanlı havayı sever misali hainlerin, melunların, işine yarayacak bir ortam oluşturur. Ben şu atasözünü çok önemsiyorum; “su uyur, düşman uyumaz.” Gaflete düşmeyeceğiz, rehavete kapılmayacağız.
Nitekim olağanüstü hal kanuna göre bugün yine hükümetimizin çıkardığı, sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bakanlar kurulumuzun çıkardığı kararnamelerle bu FETÖ’cülerin toplum içindeki sosyal ve ekonomik uzantısını teşkil eden okullarına, yurtlarına, hastanelerine, dernek ve vakıflarına yönelik bir operasyon da düzenledik.
C.P: FETÖ ile ilişkisi bulunan kaç kamu personeli görevden uzaklaştırıldı, kaç kurum, kuruluş kapatıldı bunlara ait bir istatistik var mı elinizde?
Toplam 865 görevden uzaklaştırılan var. Dün itibariyle 83 tutuklu var. 81 adli kontrol var. 6 kişi aranıyor. 19 kişi gözaltındaydı bugün bu sayı herhalde 40’a yaklaşacak.
Valiliğimiz ve bakanlığımızca onaylı olmak üzere bugün itibariyle toplam 31 eğitim kurumu, yurt ve hastane faaliyetlerine son verildi. 10 tane dernekte de benzer kapatma ve elebaşlarının bulunması halinde gözaltı işlemi yapılıyor. Bu verdiğim rakamlar her an değişiklik gösterebiliyor. Gün geçtikçe sayılar değişim gösterecektir.
C.P: Çok konuşulan görüntüleriniz vardı internette. Darbecilerle o karşılaşma anınız nasıl oldu?
Valiliğe intikal ettiğimizde, “efendim valiliği işgal edenlerden bir bölümünü dışarı çıkartamadık, polise teslim edemedik, vatandaş bunları linç eder, başka çıkış yolumuz da yok, şimdilik burada tutuyoruz” dedi arkadaşlar. Ben de tabi vatandaşlarımızın üzerine öldürmek kastıyla ateş eden, kadın erkek, genç yaşlı ayırımı da yapmayan bu canileri, bu edepsiz adamları görmek ve bunu neden yaptıklarını sormak istedim.
Dedim ki; niye böyle yaptınız? Niye ateş ettiniz? Nedir derdiniz? Niye geldiniz? Yaptığınız işin yasadışı olduğunu bilmiyor muydunuz?
Efendim işte biz emir aldık, emre uyduk, emre itaat ettik gibi bir savunma gerçekleştirince, biz de, aslında onların da bildiği, kanunsuz emrin, konusu suç teşkil eden bir emrin yerine getirilemeyeceğine ilişkin hukuki bilgilerimizi kendileriyle paylaştık.
Bir de şu var; askerliğin de bir töresi, şerefi ve ahlakı vardır. Ona uymak lazım. Kanunları bir kenara koyalım.
Bizim peygamber ocağı olarak bildiğimiz askeriyemizin mensuplarının, kalkıp kendi vatandaşına kıymaya, yok etmeye, öldürmeye teşebbüs etmesi, bu kadar canileşmesi, bu sözde askerlerin, asker kıyafeti giymiş teröristlerin yaptıkları bu katliamlar, bu cinayetler bizde büyük bir travma da oluşturduğu için, gördüğümüz o rütbelilere; bunun askerimize, silahlı kuvvetlerimize, ordumuza yakışmadığını, bunların bu konularda örnek olmaları gerekirken yaptıkları işin yasadışı olduğunu dile getirdik.
C.P: Sosyal medya kullanıcılarının profil fotoğrafı haline gelen bir pozunuz vardı. Silah elinizde ve yanınızda vatandaşlarımız. O fotoğrafın hikayesini nedir?
Daha önce hem FETÖ, hem PKK tarafından tehdit edilen hedef alınan bir konumda olduğumuz için, aracımızda silahımız, mühimmatımız mutlaka bulunur. Valiliğimiz, bu örgütlerin öncelikli hedefleri arasında. Dikkat ederseniz, Türkiye genelinde baskın alan bir kaç valilik vardır.
Ülkede darbe yapılıyor. Buna müsaade etmemek için gerektiğinde çatışacağız, geçit vermeyeceğiz. Bu bilinçle aracımızda bulunan, otomatik silahımızı kuşandık. Bizim bunlara teslim olmayacağımızı göstermemiz, gerekirse çatışacağımız noktasındaki kararlılığımızı ortaya koymamız açısından o gün otomatik silahımızı elimizde taşıdık. Bu görüntü, vatandaşımıza moral ve güven vermemiz, duruşumuzu net bir şekilde ortaya koymamız açısından da önemliydi.
O fotoğrafta öyle bir anda çekilmiş bir fotoğraf.
C.P: Çok teşekkür ediyorum sayın valim, Allah emeklerinizi boşa çıkarmasın, milletimize moral sebebi oldunuz. Görevlerinizde başarılar diliyoruz.
Rica ediyorum, rica ediyorum… Amin, ecmain.