15 Temmuz Cuma… Saat 22:00…
Kendisini daha yeni Marmaray’a bırakmıştım ki, beş dakika geçmeden özel içerik editörümüz Furkan Düzenli aradı.
Boğaz Köprülerini asker kapattı var mı bir bilgin diye sordu.
HABER10 ekibini arayıp ilk bilgileri aldım. Bir telaşla mesaiye başladık. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Önce büyük bir bombalı eyleme karşı ilk tedbirler olduğunu düşündük.
Sonra T.C Başbakanlığı / T.C Cumhurbaşkanlığı mercilerinden bazı isimlerlerle iletişime geçtik ve olayın rengi şekillenmeye başladı.
Benim neslimin adını sadece duyduğu bir şey gerçekleşiyordu.
Darbe!
Önce tereddütte kaldık. Ne yapmalıydık? Ne olacaktı şimdi?
Abileri aradık, büyükleri aradık. Herkes şaşkın. Hepimiz şaşkın…
Devletin tutumu ne olacaktı? Basın olarak, vatandaşlar olarak nerede duracaktık?
Çok geçmedi ki, TRT ekranlarında bir Korsan Bildiri yükseldi. Psikoloji berbat. Seçilmiş isimlere,iktidarıyla, muhalefetiyle siyasilere ağır ithamlar.
Postalın ve silahın ön sesi…
Sonra, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başkomutanı Recep Tayyip Erdoğan canlı yayına bağlandı. “Buradayım ve milletimizi meydanlara davet Ediyorum dedi…”
“Seçmenlerimizi” demedi “yandaşlarımı” demedi, “bana hayran olanları” demedi… “Milletimizi” dedi…
Bütün tedirginlikler rafa kalkmıştı artık. Soluğu sokakta aldık. Sokaklar millet gördü. Tankların önüne yatan insanlar, tankların üzerine çıkanlar içeride polis kıyafetiyle saklananları dışarı çıkardı. Kamuflajın arkasına saklanan hainleri indirdi tanklardan…
Halkı korkutmak, sindirmek adına sokaklarına tank çekenlere, tepesinde savaş uçağı uçuranlara, üzerine ateş açanlara, kurşun yağdıranlara karşı tarihin şahit olacağı “halkların direnişi” başladı Türkiye Sokakları’nda…
Neden halklar diyorum…
Sokakta muhteşem bir şey oluyordu. Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Suriyelilier, Iraklılar, Pakistanlılar ve gözlerimle şahit olduğum daha bir çok yabancı ülke vatandaşları bu ülkenin namusunu korumak adına sokaklarımızdaydı, meydanlardaydı.
Olayın şekli değişmeye başladı. Devlet milletinden, millet devletinden güç aldı. Sokakların rengi “korkusuzlar”a büründü. Artık korkutmak adına alçak uçuş yapan, ses bombaları ile evlerin camlarını sallayan uçaklar kifayetsiz, halkın üzerine sıkılan kurşunlar “şehitlerimiz” sayesinde etkisizdi.
Evinde oturmayı zul bilip kendini sokağa atan her vatandaşın zihninde tek bir düşünce vardı. Önce, milletin namusu ve devletin onuru…
Vatanına saldırana karşı, namusuna göz dikebilecek olana karşı, sokakta omuz omuza yürümek, mücadele vermek harika bir şey.
O anda Rabia meydanında şehit edilen “Esma Biltaci”nin neden gülümseyerek can verdiğini anlıyor insan.
Ve hiç korkmuyor…
Sonuç; Ülkemiz, sokaklarımız ve bizler bugün de özgürüz… Sokaklarda tanklara karşı durabilenler sayesinde bugün de sokaklar gezinilebilesi… Tepesinde uçan savaş uçaklarına sinek muamelesi yapabilenler sayesinde…
Tv kanallarını basan postallı hainlere karşı dik duran ve yayınlarını her şekilde sürdürmeye çalışan medya mensupları sayesinde…
Birliktelik örneği sergileyen siyasilerimiz sayesinde…
Bunlar hemen gönderilmeli denilen, vatanlarını sattılar muamelesi yapılan Suriyeli mülteciler, Afrikalı ve Ortadoğulu misafirler sayesinde…
Peki şimdi ne mi olacak?
Her şey iyi olacak. Dünden daha iyi. Umudumuz odur ki; şafak artık gelecek için, çocuklarımız için daha aydınlık. Türkiye için güzellikler daha yakın olacak, darbeler daha uzak…
Ne olacak?
Siyasi bir iktidarı ve ülke geleceğini silah ile alt etmeye çalışanlar, demokrasiyi ve parlamenter sistemi bir defa daha yaralamayı hayal edenler, bu ülkeyi sığınmacısı oldukları mihrakların esaretine alıp, köle kılmak isteyenler en ağır şekilde yargılanacak.
Ve şu olacak…
Bundan sonra, sokaklarda birileri tankların önünde yatarken, bütün siyasiler bir arada, birlik mesajları verirken, bütün olup biteni tiyatro sanacak kadar zavallıca düşünerek, evlerinde oturduğu yerden siyasi eleştireleri yapmayı medeniyet sananlar, vatan millet muhabbeti yapamayacak.
Onlar artık susacak, dil, din, renk, ırk ayrımı yapmaksızın bu ülke için sokağa dökülen her milletten insan bu ülkenin gerçek kurtarıcıları ve sahipleri olarak bu topraklarda yaşayacak, söz hakkına sahip olacak…
Cüneyt Polat
twitter.com/aybers